25 Eylül 2008 Perşembe

ve tanrı...

sıra meleklere gelmişti, anlatıyordu amcam:" evladım sana bişe diyimmi, bole yemin ediyorum geldi bembeyaz birsey, kalbim nasıl ferahladı, sanki ucuyordum. sonra kendime geldim, dısarı cıktım,birbaktım, aman allahım her şey değişmiş, insanları farklı goruyorum."...
eee amca..."bak evladım, allah seni inandırsın, bu ipneler var ya bu ipneler, bunlarda ne iman var ne bişe, bak şimdi amarikaya, cogu sokakta yatiyor, bak deniz nasıl dolup ustlerine biniyor zannediyon yegenim, bunlar kitapsız, bak bi de araplara, allah onlara petrol vermiş, anasini .ikim, adamin yedmiş milyar dolari var,uleyn bizim borcumuz yok okadar, anasini avradini... neden, cunku bizde iman varrr. bakkk gokte yarab..goruyon demi. bunlar şans değil evlat, allah seni inandırsın.."

ve tanrılar, aralarında fısıldastılar, iknada mıydı her şey, cok mu inandırıcıydık, ümit mi veriyorduk, söz mü? kandık mı kandırdık mı, yolundan mı cevirdik? bu kadar basitmiydi, acizmiydi bu şeyler! yapmadılar, aşkların kibretleri tutusturdugu cennetler diyarında, mumları sonduren ikna ruzgarları olamazdı, tanrılar bitaraflarıyla gulerdi buna. hiçbiri ikna etmek istememişti,hiç biri bu ozelliğini kullanmadı, senin de dediğin gibi her şey yazılıydı, ve indirilmişti, düpedüzdü, yalındı, oldugu gibiydi, değişmesi beklenmedi, istenilmedi. ikna olmak senin elindeydi, inanmak senin elindeydi. ama sen değiştirmek istedin. inandın, var olandan baska hiç birseye inanmadın emin ol! oyle dedi dişi tanrı, sen sevdin, ikna olmadın, sen yaşadın, yaşatıldın, sevildin, ve biz hiç karısmadık, cunku hepsi senin içindi.

mukemmel bir amcaydı, belki de ondan mutlusu yoktu, kimseye de zararı yoktu, tanrılar da dinledi onu ve cok sevdiler, sacmalasa da cogu zaman,hepsi sevdi onu, kimseye zararı yoktu çunku, iyi adamdı, sevgiden, hosgoruden soz ediyordu, ipne dedikleri için," kıyamayız onlara, savaşta bile cesuruz biz, kadına coluga karısmayız,imanlı adamlarız biz" diyiveriyordu. temizdi, netti, dengeli ve tutarlıydı. su kacırmıyordu biryerinden, tanrılar da onu batırmaya calışmıyordu, cunku istedikleri sadece buydu, sadece bu.

kimseye karışmadık, soz etmedik namazına, ezanına, neysek oyuz demekten baska ne dedik, karısmadık orucuna, zekatına. buydu tanrıların istedigi..sevdiler onlar hepimizi, batırmaya calışmadılar bizi. annemiz kadar sevdik anneni, babamız kadar sevdik babanı, belki de daha fazla, ama tanrılar bunu yadırgamıs mıydı? ben yadırgamadım, tanrıyla terlikleri değiştik, yollarımız aynıydı.

aydın mıydık, aydınlaşmış mıydık? kim cıkarttı bunu, gerçekleri konus dedi tanrı, bazılarına da oku demiş diğer tanrı ücra köşelerde. gerçekleri konustuk, konusmaya calıştık. olmadı.. neden? çünkü sen delikler acıyordun 5.vitesle giden geminin kıç tarafında, tanrılara hiç kulak vermedin sen, elbette bogulacaktı bu gemi yobazlar girdabında, ama aydın değildim ben, cunku aydınlatamadım, bir kibrit kadar olamadım,çünkü aşklar diyarında yobazlar rüzgarı sondurdu beni!

huseyin abi oradan araya girdi:"(alttan alttan gülerek) yahu bu kadar konusurken biraz da kendimize baksak, bi çeki duzen versek?", belli ki şarapcıydı amcamız, kesti sozunu sigarasından bir fırt daha cekerek:" allah seni inandırsın agzıma surmuyorum huseyin. valla bak, anasını avradını sattıgımın, bıraktım ama valla bak, tovbe ettim, bak elimde de tesbih, sıkıldıkca sayıyorum allah seni inandırsın"...

halbuki bir gun olsun içkili gelmemişti yanına, bir gun olsun sigara bile içmemişti yanında, saygı değildi bu, balıgın içtigi su kadar normaldi, bizdendi, sevgidendi, yasamdandı. didikledikce işte bunlar çıktı ortaya, hiç bir zamanda değişmedi, hep aynıydı. tanrılar karısmadı. sevdiler bile, iman buydu cunku, bircocuga verilebilecek en değerli sey de buydu.. dedim ya, doğarken başakların arasından tanrıdan miras kalmıstı belki...

ama, tanrının kızı yetiremedi, açtıgı delikleri kapatmasını istiyordu birer birer, kac kolu vardı bu oğlanın, kac deliği kapatacak kadar. yetemedi, yetiremedi...

insafsızsın dedi tanrının kızı? kandırdın beni, sevdirdin kendini, ikna ettin beni, kapatmadın delikleri, hani kapatacaktın! insafsızsın, sevdirdin kendini. ben sevmedim seni, sevdirdin sen kendini. tanrıların dilinden konusmuyordu tanrının kızı, sevmek sevendendir, tanrılar uzuldu, oğlan da uzuldu, amcam da uzuldu...

hiç işine gelmedi tanrının kızının... düşünmek bile istemiyordu bunları... bu ozellikleri hatırlamak istemiyordu, istediklerini hatırlıyordu, hangimiz çakaldı, hangimiz kuzu? oylesine bir çıkmamıydı, çakmamıydı, çakalmıydı,kuzumuydu? tanrılar bunu dusunuyor..

tanrının kızı tanrıya yar etmiş kendini, sevemez boyle insanları, bir yere kadar, anca gonul eglendirir, ama sevemez, cunku tanrıya yar etmiş kendini, kendini tanrıya yar etmiş tanrı evladında bulacak kendini. tanrılar bu sozleri duymak istemediler, cunku ezanı aşklar inletiyordu o sırada her yeri, sevişme vaktiydi, ama tanrının kızlarına ve oglanlarına yer yoktu...beyhudeydi.

kandırmaca değildi, sittiri boktan bir yalandı bu, kim sevmezdi tanrının evladını, tabi, sen bile seversin hekimoglu, tanrı oglu. cunku tanrılar başakların arasında miras bıraktılar, ve bu mirası hepimiz paylaştık...

şimdi ben, yapamayacagım, rahatlatamayacagım seni, belki camiden cıkan bir halam rahatlatacak seni ya da kiliseden cıkan papaz oglan. ama ben değil, abuk subuk seyler soyleyemeyecegim kulagına, sacma sapan aydınlatıcı cumleler kurmayacagım sana, gıcık olamayacaksın, rahatlatamayacagım seni. tanrıların evlatlarıyız biz. başaklarda kaldı bize miras, değişmeyecek, hiç ama hiç, dun ne idiysek bugun de oyuz. rahatlatamayacagım seni, ve sen alamadıgın mirasını alabilmek için davalar acacaksın, yeni yeni hayatlar kuracaksın, davanı kazandıgın an, işte o an, cennetler diyarında ezanı aşklar yeniden calınacak..

Hiç yorum yok: